Que Sera Sera: Bir Issız Ajusshi Masalı


Uzun zamandır dizi yazısı yazmıyordum. Bu diziyi dün bitirdim, taze taze yazıyım, insanları bilinçlendireyim dedim 😀

Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz dörtlü arasında aşk üçgenleri, dörtgenleri, beşgenleri (yok bu fazla oldu) yaşandı dizi boyunca 🙂 Ama durun canım, önce bir dizinin konusundan bahsedelim değil mi…. 😀

Kang Tae Joo (Eric Moon), yakışıklılığını ve cazibesini kullanarak zengin kadınlarla birlikte olmayı başaran, orta halli biridir. Kendisi zengin olmamasına rağmen, bu kadınlar sayesinde pahalı arabalara biner, pahalı kulüplere girer, kısacası gününü gün eder. (adi herifin tekidir de diyebiliriz 😉 ) Bir gün kapısının önünde uyuyan tuhaf bir kadınla karşılaşır: Han Eun Soo (Jung Yoo Mi).. Önceleri onu küçümseyip küçük bir çocuk gibi davransa da zamanla ona aşık olur.

Cha Hye Lin (Yoon Ji Hye), zengin bir alışveriş merkezi başkanının tek kızıdır. Oldukça şımarık bir kızdır. Babası çok zengin olmasına rağmen, kendi ayakları üzerinde durmak istediği için kendi butiğini açmıştır, hatta kendi markasını oluşturmuştur. Babasının isteğiyle ilk aşkı Shin Joon Hyuk (Lee Kyu Han) tarafından terk edilince, onu kıskandırmak için kendine bir erkek arkadaş satın alır. Satın aldığı bu kişi Kang Tae Joo’dan başkası değildir tabii ki 🙂

Hye Lin kızımız, her ne kadar diğer elemanı kıskandırmak için bu işe girişmiş olsa da, zamanla Tae Joo’ya aşık olmaya başlar. Ama hesaba katmadığı bir şey vardır, Tae Joo zaten bir başkasına, Eun Soo’ya aşıktır. Aslında dizi genel olarak, bizim adi herifin aşkı sayesinde nasıl değişip olgunlaştığını gösteriyor da diyebiliriz sanırım.

Dizi genel olarak Kore dramalarının klişelerinden uzak gibi görünüyor. Mesela öpüşme sahneleri diğer dramalardan daha gerçekçi duruyor. Çiftlerin birbirine yakınlaşması diğer dramalarda da çok doğal işleniyor tabii ki. Ama bugüne kadar izlediğim dramaların çoğunda, öpüşme sahneleri çok zorlama olurdu, bu dizide bunu göremezsiniz.

Sonra bunda da her dizide olduğu gibi bir esas kız- esas oğlan aşkı var. Ama diğer dizilerde olduğu gibi birbirlerinden ayrılmamak için her şeyi yapmıyor bunlar. Aksine esas oğlan gidip kendini parayla satabiliyor, kızın ardından ne hale gelebileceğini düşünmeden… Ya da kız gidip hemen kendine yeni birini bulabiliyor, sevdiği adamın arkasından acı çekmesine rağmen…

İlk etapta diziye bayılmıştım. Yine de itiraf etmem gerekir ki diziyi zorla bitirdim. İlk 9 bölümde hiç bir sorun yoktu, yani çok eğlenceliydi her şey. Aşk, acı, gözyaşları, gülümsemeler, hepsi çok güzeldi. Özellikle 3. bölümdeki asansör sahnesine bayılmıştım (izleyenler neyden bahsettiğimi anlamışlardır 😉 ) Ama ne zaman ki 10. bölümün yarısına geldim karakterler üzerime üzerime gelmeye başladı sanki. Ben de bir süre ara verdim diziye. Başka bir dizi izledikten sonra geri dönerek bitirebildim neyseki 😀

O zaman hoşlanmadığım noktalardan bahsediyim biraz da. Mesela Hye Lin’in odunsu yürüyüşünden nefret ettim. Bir insanın yürüyüşünde hiç mi zarafet olmaz?? Yüzüklerin Efendisi’ndeki Entler bile bu kızdan daha zarif yürüyorlardı yeminlen 😀 Oyunculuk konusunda da öyle, bir ağaç dalında ya da rafta duran bir ramen kasesinde bu kızdakinden daha fazla rol yeteneği olduğuna eminim. 🙂

Sonra esas kızımızın, yani Eun Soo’nun besleme modeli kesilmiş saçlarıyla iki tane taş gibi oppayı peşinden sürüklemesini mantıklı bulmamızı beklemelerini sevmedim. Umutsuz ev kızlarına “Siz ne kadar tipsiz olursanız olun, peşinizden koşacak taş gibi oppaları bulmanız an meselesi.” mesajı vermek istemişlerdi sanırım.

Aslında spoiler vermeden hoşlandığım ya da hoşlanmadığım noktaları tam olarak anlatmam mümkün değil sanırım. Bu arada diziyi seven arkadaşlar da vardı. Mesela Kimbap çingum şu yazısında çok güzel anlatmış diziyi 🙂 Yalnız dizinin OSTlarına bayıldığımı söylemeden geçersem ayıp etmiş olurum 😀

En sevdiğim iki şarkıyı seçtim eklemek için ama diğer şarkıları da çok güzeldi dizinin. Peki yazının başlığı neden böyle? Çünkü Kang Tae Joo’da çok ağır bir Issız Adam havası vardı bence. Hatta, ahh spoiler vermek istemiyorum, Issız Adam’ın final sahnesine benzer bir sahne bile vardı dizide 😀

Tamam tamam sustum. Diziyi yerden yere vurmadan ben gideyim en iyisi 😀 Yeni bir yazıda görüşmek üzere diyelim o zaman sevgili okuyucularım (havaya da girdim breh brehhh) 😀

Jalgaaaaaa!!! 😀

10 thoughts on “Que Sera Sera: Bir Issız Ajusshi Masalı

  1. Ahah, süper yazmışsın canım, ellerine sağlık ^^ Şu tespitlerine bittim: “Oyunculuk konusunda da öyle, bir ağaç dalında ya da rafta duran bir ramen kasesinde bu kızdakinden daha fazla rol yeteneği olduğuna eminim” ” besleme modeli saçlar” ay cidden, bunlar bu tiple ve bu hareketlerle en taş adamları tavlıyorlar ya, hayret bişi valla…

    bi de bu 10. bölümden sonra dizinin bayma olayı bana da çok oluyor… ilk bölümlerini yutar gibi izlediğim dizilerin sonnu getirmekte zorlanıyorum. çünkü senaryo ya daireler çizmeye başlıyor, ya da olaylar çok süründürülüyor… burda da mı aynı şey oldu acaba?

    yine de bi şans verilebilir belki 😉 gerçi ben önce princess’ man ve flower boy’u izliycem 🙂 yine de not ettim bunu, ellerine sağlık canım ^^

    • Dizi aslında hiç izlenmeyecek kadar kötü değil. Zaten beğenenler de var, Kmbap şiddetle tavsiye eder mesela 😀 ama ben izlerken sıkıldım işte. Senaryo daireler çizmeye başlamıyor da muhabbetler çok süründürülüyordu bunalttı beni.. İkinci kızın babasının konuşmaları, şirket ortamı, ne bileyim darlandım biraz 🙂

      İkinci kıza dizinin ilk bölümünde gördüğümden beri gıcığım.. Nasıl uyuz ve yeteneksiz 🙂 Rafta duran ramen kasesi bile dizinin çiftleri arasında şimşekler çaktırdığı sahnelerde işe yarıyor, bu kız tamamen işlevsiz 😀

      Yine de istersen şans verebilirsin tabii, dizinin beğenenleri de var 😀 teşekkür ederim güzel yorumun için^^

  2. Çok iyi anlatmışsın çingu ^^ Oyunculuktan nasibini alamamış bayır gülünün Eric Moonla imtihanı (: Şarkıları dışında bu dizide ne vardı 🙂 Kore’de ki oppalarda isterlerse öpebilir vurgusu yapmak istemişler galiba 😀 Başka da ekşını yoktu 😀

    • Kızların ikisinde de oyunculuk sıfırdı 🙂 Eric Moon olmasa belki de izleyip bitirmezdim, bir de inat ettim sanırım bitirecem diye 😀
      “Kore’de ki oppalarda isterlerse öpebilir vurgusu yapmak istemişler galiba” bu yorumuna katılıyorum, dizinin tek amacının bu olduğunu düşündüm ben de^^

  3. Sonunda bitirdin birde üstüne yazı yazdın.Wuhuuu :))
    Issız Ajuşşi iyimiş.Tahmin ettiğim kadarıyla “odun olan esas erkeğin aşkla yola gelmesi”.İşte böyle hikayeleri seviyorum.Çoğu erkeğin odun gibi görünsede aslında romantik,sevecen bir yanı olduğunu sanıyorum,diliyorum.Tabiki bu genelde kızların yaptığı en büyük yanılgılardan ama ben umutluyum :))
    Şu ikinci adam bi esas oğlan olamadı gitti.Kim sam soon, Smile you hep ikinci hep ikinci yazık bea :))

    Eric moon burda da pek bi hoooşşş Beautiful spy’da saçları bi değişikti kızıl mı kahvemi belirsiz.Burda ki haliyle kazıyacağım aklıma.Grubuyla geri dönecekmiş “Shinwa” artık o zaman ne olur bilemem 🙂
    Neyseki böyle oyunculara sulanınca karşımıza ergenler çıkmıyor.İstediğim gibi sallıyabilirim 😀

    Eline sağlık^^

    • evet sıcak sıcak yazıyım dedim 🙂 Aslında “odun olan esas erkeğn aşkla yola gelmesi” doğru bir tabir ama romantikleşmesi bira hayal olur bu dizi için.. daha çok adam olması desek 🙂 yalnız bu konuda ben de umutluyum sanırım, hepsinin içinde ortaya çıkarılabilecek bir romantizm cevheri olduğuna inanmak istiyorum 😀

      Moon burda süper yaa, karizması falan off yani 🙂 ama giyimi konusunda her zaman aynı şeyi söyleyemem.. bazen ne giymiş bu salak dediğim oldu diziyi izlerken 😀 yalnız eşofmanlarla bir karizmatik oluyor ki sorma 😀
      Shinwa grubunun askerde olan üyeleri vardı sanırım, hepsi toplanınca comeback yapacaklarmış 😀

      Teşekkür ederim^^

  4. İçimden bir his bu dizinin benim küheylan gibi feminist yanımı coşturacağını söylüyor ya hadi bakalım 😀 😀 kızları niye öyle çelimsiz seçmişler ki acep! şu yoruma da koptum 😀 “Bir ağaç dalında ya da rafta duran bir ramen kasesinde bu kızdakinden daha fazla rol yeteneği olduğuna eminim” 😀 😀 bir de yürüşüyle ilgili benzetmen beni kopardı 😀
    listemin üst sıralarına alıyorum efendim bu diziyi 🙂

    a buarada bayadır ses çıkmıyordu senden, malum iş okul! bir önceki yazını saymazsak bu güzel yazıyla tekrar güzel bir giriş yaptın çüngum ellerine sağlık 😀

    karlar yağdırdığın blogunda ki bannerın da meaşallah çom şugır olmuş 😀 yılbaşı konseptine bile sokmuşsun oppanı ya helal olsun 😀 😀
    üşenmezsem ben de jisub için yapacağım 😀 😀

    • kızlar hem çelimsiz hem yeteneksiz 😀 ama cidden rol yeteneği sıfır, görünce aynı şekilde düşüneceğinden eminim.. gerçi ön yargı oluşturmak istemem ama 🙂 diziyi izleyince bir yazı da sen yazsan iyi olur kanımca, bakalım sen nasıl bulacaksın esas dörtlümüzü^^

      blog örümcek bağlamıştı zaten son günlerde, biraz dağıttım örümceklerimi 🙂 bazı yazılarımı aklımda yazıyorum da buraya dökemiyorum işte.. izlediğim her dizinin ardından bir yazı yazıyorum aslında hayalimde 😀

      Santa Harabocim benim pek tatlı oldu yaa.. bana özel giyindi öyle.. bloğa santalı banner yapmam lazım dedim, o da benden başkasını kullanamazsın yakarım o bloğu hiieyyyyt dedi (fangirllükte son nokta: şizofreni 😛 )
      yap sen de yaa eminim çok güzel bir şey yaparsın 🙂

      Teşekkür ederim^^

  5. Benim yorumumun aksi yönde olacağını hissetmişsindir 🙂 İzlediğim şeylerde en çok beklediğim şey beni şaşırtmasıdır. Que Sera Sera genel izleyiciye hitap eden bir dizi değil zaten, bu yüzden herkes beğenmez ama seven de sever:) Kdramaların hep beklediğimi yapması, tüm o klişelerden sonra ilaç gibi gelen bir diziydi. Müzikleri de sıradışılığının parçasıydı, sağlam indie gruplardan parçalar vardı OSTde.
    “Besleme saçlı kıza aşık olan erkek” ise bu diziye has bir durum değil, neredeyse tüm uzak doğu dizilerinde çirkin ya da bakımsız kız malı götürürken, süslü ve beğenilmeye daha müsait kız avcunu yalıyor. Yazımda da dizinin klişe yönleri olduğunu söylemiştim ama bu sevmeme engel olmadı. Ben uzun yıllardır drama izlediğimden artık belli bir sınırı aştım, o yüzden her diziye gelemiyorum ve farklı yapımlar bu yüzden ilaç gibi geliyor 😀

    • senin yorumunun farklı olduğunu biliyorum zaten canım hatta senin yazına yönlendirdim insanları ki diziden ilk etapta soğumasınlar 😀 ama ben genel itibarıyle sevemedim yaa, güzel başladı ama sonradan bunalttı beni 🙂
      OST müthişti zaten ona söz yok, bazı şarkılarını şimdi de açar dinlerim arada 🙂
      o besleme saçlı kızları zaten nerelere atsak bilemiyorum, insanı uyuz ediyorlar.. her dizide bakımsız kız: masum ve temiz kız imajı çizmeleri sıkıcı oluyor cidden 🙂
      benim sıkılmamın sebebi belki de muhabbetler falandı bilmiyorum bazen çok yavaş konuşmalar falan oluyordu, üstüme üstüme geliyordu insanlar 😀 neyse ki bitirdim de rahatladım 🙂

makinosev için bir cevap yazın Cevabı iptal et